Ronnie Coleman boy 1.8 m ve kilosu 135 olan ve Olympia şampiyonları arasında belki de en gelişmiş sırta sahip olan nam_ı diğer “The King”. Son yarışmasından bu yana on yıldan fazla zaman geçti. Bilginiz olsun, 360 kiloyla squat’tan başka Ronnie bench’te 226 kg, barbell row’da 272 kg ve seated press’te 170 kg basıyordu.
Ronnie Coleman ürünleri ile de adından söz ettiren bir sporcu. Peki, bu başarılara ulaşırken yoluna hangi zorlu engeller çıktı? Onun ağzından dinleyelim!
Ronnie Coleman Tarifsiz Acılarla Boğuşuyor
Sekiz Sandow kupası sahibi Ronnie Coleman daha olgun, daha bilge, yaralı ve yorgun olduğu dönemde refakatinden hiç memnun olmadığı bir arkadaş edinmiş.
Ha, şiddet seviyesi inip çıkabiliyor; iyi de olduğu oluyor kötü de, ama asla eksik olmuyor. Ölüm gibi, vergi gibi bir şey – bir yere gittiği yok! Geçmişteki ihtişamın diyetini ödeten sinsi bir tefeci diyelim! Peki, nedir bu eksik olmayan? Söz konusu sekiz kez Mr. Olympia (1998 – 2006) unvanı almış olan Ronnie Coleman ile ağrıdan bahsediyoruz. Bazen tahammülfersa bir hal alıyor ancak hiçbiri onu kendi olmaktan, 1990 yılında ilk çıktığı yarışmadan beri izlediği hayat felsefesinden alıkoyamıyor.
Ronnie Coleman The King Ağrılardan Kurtulamıyor
Ağrının eksik olmadığı aklının bir köşesinde kazınmış durumda. Gözlerinde de gördüm. Bakın size ne anlatacağım? 2017 Arnold Klasik yarışmasından bir gün sonra Ohio’daki bir otelin lobisindeyim. Tam lobiden çıkmak üzereyken, otelin döner kapılarından aksayarak geçmeye çalışan Ronnie Coleman’ı gördüm. Geçtiğimiz on yıl içerisinde bıçak altına yattığı ameliyatların hediyesi iki koltuk değneği yanlarında duruyor. Vücut geliştirme âlemini neredeyse 30 yıl boyunca büyüleyen o şahsına münhasır gülümsemesi yine yüzünde. Kendisine takılan “Big Nasty” (İri Fena) lakabı o anda ona hiç mi hiç yakıştıramadım; gülüşü bütün eyaleti aydınlatacak gibiydi. Yanına yaklaşıp her zamanki sarılmamı ve nidamı yaptım: “Vay! Dışarıda yağmur mu yağıyor? Üstün ıslanmış.”
Sırıtıp cevap veriyor: “Yok ya, spordan geliyorum. Ter bu.”
Ayakta durmakta zorlandığını görünce hayretle soruyorum, “Zar zor yürüyorsun. Daha bu hafta sonu stanttaydın. Herkes istirahat ederken spor salonuna gitmek de ne yahu?”
Güneylilere has kıvrak konuşmasıyla, “Ben her gün spor yapıyorum. Kiliseye gitmek gibi bir şey benim için, benim işim bu” diyor.
Kendinden emin gözüküyordu ama zaten yorgun olan vücudunu böyle bir eziyetin altına sokması hiç mantıklı gelmiyordu. Dambılları rafa kaldırsa bile kimse ağzını açamaz, o kadar yani. Sağlığının bozulmasına sebep olan aletlerle çalışıyor olması da bana çok saçma geldi. Ya da Ronnie Coleman olmadığımdan anlam veremiyorum, bilemiyorum.
O rüzgârlı gecede vedalaştık vedalaşmasına ama Ronnie’nin neden hâlâ o kadar ağır çalıştığı kafamı kurcalıyordu. Ben de en kısa sürede merakımı gidermek için bu konuyu tahkik etmeye karar verdim.
Ağır Çalıştığına Pişman mısın Ronnie?
American Media Inc’in editoryal direktörü, kadim dostum Shawn Perine, Ronnie’yle bir görüşme ayarlayıp son durumunu öğrenmemi istediğinde fırsat doğmuş oldu.
Konuşmamızın başında, şöminesinin üstünü sekiz Sandow kupasıyla süsleyen Ronnie 2007 yılından bu yana geçirdiği ameliyatları sıraladı. Ameliyat listesi uzadıkça uzuyor; boyun, kalça, sırt, diz, bacak derken resmen kesilip biçilmekten kalbura dönmüş.
Ronnie’yi en çok sarsan ve koltuk değneğine mecbur bırakan, sırt ameliyatları olmuş. En ciddisi ise 2 Şubat 2016 tarihinde, Rusya’dan memlekete dönmeye birkaç gün kala yapılmış; bacakları artık vücudunu taşıyamaz haldeymiş. Sorun, daha önce geçirdiği ameliyatlardan birinde bel bölgesine takılan dört büyük vidanın kırılıp onu kötürüm etmesiymiş. Daha güçlü vidaların takılması tam 13 saat sürdüğü için bir ay hastanede yatmak zorunda kalan Ronnie refakatinden memnun olmadığı arkadaşını daha iyi tanımaya başlamış: dinmek bilmeyen ağrı.
2016 Şubat’ında yapılan ameliyatta iki yıl koltuk değneği kullanması gerektiği söylenen Ronnie ağır bir rehabilitasyon tedavisine alınmış.
Sohbetimiz sırasında kendisini bu hale getiren ağır antrenmanları neden hâlâ yaptığını anlatmak zorunda kaldığı birkaç soru soruyorum. En acıklı filmi Susam Sokağı havasına büründürecek bir hikâye dinliyorum.
Cevaplıyor: “Uzun yıllardır ağrısız bir günüm olmadı. Allah’tan ağrıya dayanıklı biriyimdir. Benden çok daha kötü durumda olan nice insan var. O yüzden oturup kendime acımıyorum. 28 yıldır antrenman yapıyorum ben. Vücut geliştirmeye hobi olarak başladım. 26 yaşında Arlington, Teksas polis teşkilatına girdim. Semtin spor salonunda antrenman yapan bir polis arkadaşımın teşvikiyle ağırlık kaldırmaya başladım. Salonun sahibi Brian Dobson beni görünce vücut geliştirme şampiyonu olabileceğimi ve yarışmalara katılmamı söyledi. ‘Yok ya, ben vücut geliştirme işine girmek istemiyorum. Diyet miyet yapamam ben’ demiştim. Brian yarışmaya katılırsam hayat boyu bedava salon üyeliği vereceğini teklif etti. Ben de yarışmaya başlayıp 18 ayda profesyonel ligine çıktım ve ilk birinciliğimi 1991 IFBB Amatör Dünya Şampiyonalarında aldım. Yani hobi olarak başlayan şey bir saplantıya dönüştü. Şartlar ne olursa olsun her gün ağırlık kaldırmadan, kardiyo yapmadan duramıyorum. O kadar sakatlığım var, yine de bütün vücudumu çalıştırıyorum. Ama yok, öyle eskisi gibi ağır çalışmıyorum.”
360 kiloyla squat yaptığı günlerin geride kaldığını bilmek içime su serpti. Çektiği sıkıntılara binaen gecenin bir vakti uyanıp vücudunu yıllarca bu denli yorduğu için pişmanlık duyup duymadığını soruyorum.
Soruma meydan okuyan bir tonla cevap veriyor: “Hayır! Hayır! Yaptığım her işte pozitif bir tutumum var benim. O kadar ağır kaldırmaktan pişman mıyım? Yok, kazanacağımı hayal dahi edemezken bana sekiz şampiyonluk getiren şey o ağırlıklardı. O ağırlıklar sayesinde polislikten emekli oldum. Aşırı yüksek ağırlıkların getirdiği sonuçlar beni dünyanın birçok yerinde olağanüstü insanlarla buluşturdu. Onlar sayesinde anneme yeni bir ev ve bir sürü araba alarak ona olan minnettarlığımı göstermeye çalıştım. Anneme benim için yaptıklarının karşılığını o şekilde veremezdim yoksa. Süper lüks bir arabayla gezmeyi hayal ettim denemez. Hayatımda yaptığım ne varsa hepsini vücut geliştirme ve o ağırlıklar sayesinde yaptım. Hobi olarak yaptığın bir şey için o çapta paralar kazanmak herkesin başına gelmiyor. Çalışmalarımdan hiç pişman olmadım, aklıma bile gelmedi böyle bir şey.” Ronnie neden pişman olmadığını bir diğer röportajda da anlatıyor, tıklayın okuyun.
Küllerinden Doğamamak
2007 Mr. Olympia’da dördüncü olduktan sonra Ronnie yarışmalardan tamamen elini çekmeyi düşünmemiş. 2012 yılına kadar hâlâ düşünüyormuş hatta. Bana öyle geliyor ki vücut geliştiriciler arasında yarışmayı Ronnie’den daha çok seven, izleyiciyle o kadar sağlam bir iletişim kuran başka bir yarışmacı olmadı.
Pekâlâ, bir daha yarışamayacağını kabullenmek çok mu güç olmuş? Yavaş ve sakince cevap veriyor: “Bırakmak istemedim. Kabullenmek sahiden çok zor oldu. Yarışmaya devam etmek isterdim ama sırtım o kadar ağrıyor, ağırlık ve hareketlerimi o derece etkiliyordu ki hakikatle yüzleşip bırakmak zorunda kaldım. Artık sonlandığını kabul etmek beni çok üzdü ama artık seviyesi ne olursa olsun bir daha yarışmaya katılamayacağımı biliyorum. Tartışılacak bir yanı kalmamıştı, başka bir çaresi de. Kendi kendime, ‘Muhteşem bir kariyerin oldu; bırak muhteşemi, sekiz kupa kazanarak zaten herkesten daha iyi olduğunu ispatladın. Çok şey başardın, ardına baktığında gurur duyacağın sağlam bir mirasın var’ dedim.”
Son sözleri ise şunlar oldu: “Hem öncesinde hem de şimdi yaşadığım hayattan mutluyum.”
Ah Ronnie, yaşadığı ormanda kendi krallığını kuran, cesaretinden ve heybetinden bir şey kaybetmeyen gerçek bir aslan olarak bize yaşattığın onca olağanüstü şey için biz de çok mutluyuz. Ağrı hep kalıyor ama yerinde kalan iki şey daha var: fevkalade havan ve sağlamlığın. Salonda ve sahnede senden çok şey öğrendik ancak şu anda olduğun koşullarda dahi asla tökezlemeyen azmin, pozitif tavrın ve yıkılmaz iradenle bize hayatı olduğu gibi kabul edip dolu dolu yaşamayı öğretiyorsun. Teşekkürü borç biliriz, Ronnie, anılarımız ve verdiğin dersler için.
Büyük Ronnie, 1998 Mr. Olympia yarışmasında Flex Wheeler, Kevin Levrone, Shawn Ray ve birçok ünlü vücut geliştiricinin gölgesi altında eziliyordu. Ama hiçbirinin başaramayacağı şeyleri başardı.
Coleman, “doğaüstü” sırtını barbell row, deadlift ve T-bar row gibi hareketlerle inşa etmişti. Rakipleri aynı yoldan gitseler de kimse onunki gibi geniş ve kalın bir sırt geliştiremedi.
Ronnie Coleman son hali ise şöyle;
Ronnie Coleman 2019 yılı Ekim ayında çektirdiği bu fotoğrafında hala kol değnekleri ile ayakta duruyor. Kendi adıyla kurduğu sporcu takviyesi markası ile büyük başarılar sağlayan Ronnie vücut geliştirme sporundan asla vazgeçmiyor!
Yazar: Peter Mccough