Bir Bodybuilding Hikayesi: Hande Akosman

Sizi bu röportajımızda vücut geliştirmenin hem genç hem de başarılı bir ismiyle tanıştırıyoruz: Hande Akosman. Çocukluğundan beri çeşitli sporlarla ilgilenen, hatta üniversiteyi spor dalında bitiren ve sonunda kendini vücut geliştirmede bulan Hande; bugün dünyanın birçok yerinde katıldığı yarışmalarda ülkemizi temsil ediyor. Biz de milli sporcumuz hakkında daha fazla detay öğrenmek ve vücut geliştirme serüvenini kendisinden dinlemek için kolları sıvadık. Sizi Hande ile yaptığımız röportajla baş başa bırakıyoruz!

Röportajımıza seni tanımakla başlayalım. Bize biraz kendinden bahseder misin?

Adım Hande Akosman. 2 Kasım 1997 yılında Antalya’nın Manavgat ilçesinde doğdum. İkiz kız kardeşim ve annemle birlikte Manavgat’ta yaşıyorum. Dokuz Eylül Üniversitesi Spor Bilimleri bölümü mezunuyum. Şu anda pilates ve fitness eğitmeni olarak çalışıyorum. Spora 5-6 yaşlarında yüzme ile başladım, ardından bale ve cimnastik ile devam ettim. Çok küçük yaşlarda sporla tanıştım diyebilirim. O günlerden itibaren hiçbir şekilde sporu bırakmadım. Hayatımın her döneminde hep farklı branşlarda da olsa sporla ilgilendim. Hayatımın bir parçası değil, spor hayatımın kendisi diyebilirim.

Vücut geliştirme sporu ciddi emek ve zaman isteyen bir süreci içeriyor. Sen bu yolculuğa nereden başladın, nasıl karar verdin?

Bu yolculuğa üniversitenin ikinci senesinde başladım ama fitness geçmişim bundan önceye dayanıyor. Lisede pilates ve fitness yapmaya başladım. Okuldan sonra sınavlarım bile olsa mutlaka koşuya çıkar ya da evde fonksiyonel egzersiz – pilates yapardım . Vücudumu tanıdıkça ve kendimi değiştirebildiğimi gördükçe vücut geliştirme sporunu daha da ilerletmem gerektiğini anladım. Yaşadığım yer küçük ve bu sporla henüz tam tanışmamış bir yerdi. Ayrıca bu sırada 14-15 yaşlarındaydım. Bu yüzden üniversiteye gittiğimde bunu daha iyi imkanları olan bir yerde ilerletmek istediğime karar verdim. Sporu hiç bırakmadım ve okul için İzmir’e yerleştim. Dokuz Eylül Üniversitesi Spor Bilimleri bölümünü kazandım ve burada sınıf arkadaşım vesilesiyle bu branşta bana yardımcı olabilecek yol gösterebilecek antrenörler ile tanıştım. O günden beri aynı antrenörümle birlikte hala bu yolda birlikte başarılı bir şekilde devam ediyoruz.

Bu alanda ilerlemen konusunda seni destekleyen/teşvik eden birileri ya da bir şeyler var mıydı?

Spor geçmişimin her anında kız kardeşim ile birlikteydik. Sanırım en büyük destekçim ve motivasyon kaynağım birlikte bu işi yapıyor olmamız olabilir. Ve de en başta ailem yani annem; başımızdaki en büyük destekçiydi. Ailemiz küçüklüğümüzden bu zamana kadar bizi spora hep teşvik etti ve annemin her zaman her kararımızın arkasında olması bize inanması ve bizimle birlikte bu süreçlerde olması bizim en büyük şansımızdı. O olmasa şu anda olduğumuz pozisyonda olamazdık.

İlk podyumuna kaç yaşında çıktın? O günkü heyecanını bizimle paylaşır mısın?

İlk podyuma 20 yaşında çıktım ve üçüncülük elde ettim. O gün gerçekten çok heyecanlıydım ve biraz da korkuyordum. Çünkü ilk yarışım, ilk sahnemdi. Bunun verdiği tatlı bir gerginlik ve korku vardı. Onun dışında olabildiğince rahat ve kendinden emin olmam gerekiyordu. Bunu yapmaya çalışıyordum ama dediğim gibi o heyecan ve gerginlik çok daha ağır basıyordu.

Türkiye ve Avrupa’da katıldığın IFBB yarışlarında önemli dereceler elde ettin. Şu an milli sporcu olarak yarışma hazırlıklarına devam ediyorsun. Bu başarılarla dolu serüvenini kısaca dinleyebilir miyiz senden?

2017’den 2020’ye kadar her yarışta yarıştım. İlk yarışımdaki üçüncülük derecesinden sonra Türkiy’de arka arkaya katıldığım beş yarışma oldu ve hepsinde kendi sikletimin şampiyonu oldum. Milli takımla iki kez uluslararası şampiyonalara katıldım ve son gittiğim dünya şampiyonasında kendi sikletimde dünya üçüncüsü oldum. Güzel başarılar ve tecrübeler elde ettiğim bir yarış serüvenim var. Çok değerli antrenörler ve başarılı sporcular ile tanıştım. Kendime derecelerden çok daha fazlasını kattığımı düşünüyorum. Tabii çok zorlandığım zamanlar, yaşadığım aksilikler de oldu ama bu tarz şeyler her zaman yaşanıyor ve zaten bunlardan güç alarak hep ilerleme kaydedebiliyoruz. O yüzden iyi ya da kötü yaşadığım her şey beni buraya getirdi ve şu anda olduğum yerde olmamı sağladı. Sağlamaya da devam ediyor.

Bu yarışmalar boyunca unutamadığın, spor hayatının dönüm noktası diyebileceğin bir anın var mı?

Hayatımın dönüm noktası olarak adlandırabileceğim bir anım yok ama asla unutamadığım ve beni daha çok hırslandıran biraz komik biraz da trajik bir anım var. 2018 Kasım ayının sonunda milli takım ile Ekvator’da düzenlenen dünya şampiyonasına gidiyorduk ve Madrid Havalimanı’nda aktarma yapacaktık. Uçağa alım aşamasında benim ve başka bir arkadaşımın pasaportunda tarih hatası vardı ve Ekvator ülkesinin pasaport şartlarına uymuyordu. Bundan dolayı bütün bir takım uçağa alındı ama sadece ikimiz o uçuşa alınmamıştık.

Saat gece iki ve son uçak da bizimkiydi. İkizim de dahil bütün milli takım kadrosu gitmişti ve biz iki kişi havalimanında kalmıştık. O anki duygu durumumu kelimelerle anlatamam. Aylarca verilen emek yapılan, sert diyetler, antrenmanlar; tabii ki boşa gitmişti. İkimiz de ağlasak mı şanssızlığımıza gülsek mi bilmiyorduk ve yarışa az gün kaldığı için diyetin en sert halini yapıyorduk. Havalimanı kapandığı için de yiyecek hiçbir şeyimiz yoktu. Tabii ilerleyen saatlerde birkaç kafe sabahın erken saatlerinde açtı ve böylece bir şeyler yiyebildik. Sabah olmasıyla beraber bize Türkiye’den ulaştılar. Dönüş biletlerimizi alıp İstanbul’a geri döndük.

Aslında şimdi geriye dönüp bakınca asla unutamayacağım bir yandan da keyifli bir olaydı ve gerçekten bir o kadar da içime oturmamıştı çünkü bu da bir maceraydı. Yani kaç kişinin başına gelmiştir ki değil mi? Bunun sonucunda tabii ki olabildiğince motivasyonumu yüksek tutup hiç antrenmanlarımı aksatmadan 4 ay sonraki Türkiye şampiyonasına katıldım ve şampiyonluklara devam ettim.

Yarışmalara hazırlanırken motivasyonunu nasıl yüksek tutuyorsun?

Kendimde gördüğüm değişim ve vücudumda izlediğim fiziksel değişimler, beni daha da iyisine yapmaya itiyor. Sürece ve kendime inanıyorum, sistemime güveniyorum. Bunun karşılığını gördükçe motivasyonum daha da artıyor. Bu şekilde döngüyü devam ettirmiş oluyorum; yani aslında tamamen sabredip sonucu bekliyorum. Bir diğer en önemli motivasyonum ise bunu kız kardeşim ile birlikte yapıyor olmamız. Bu süreci mental ve fiziksel olarak düşmeden ilerletebilmemin tek gerçek sebebi birlikte bir işi başarıyor olmamız. Onsuz bir yarışma yapabilir miyim bilmiyorum gerçekten.

Eminiz ki şu anki fiziğine ulaşabilmek için uyguladığın kusursuz bir antrenman var. Peki ya beslenme? Uyguladığın bir diyet ve beslenmene destek olması için kullandığın supplementler var mı?

Evet kullandığım supplementler var. Özellikle son iki senedir düzenli olarak supplement kullanıyorum. Bunlar beslenme ve antrenman biçimime göre dönem dönem değişkenlik gösteriyor. Örneğin BCAA ve glutamini yarış dönemimin sonlarına kadar kullanıyorum. Aynı şekilde yağ yakıcı supplement grubunda karnitin ve burner da kullanıyorum. Düzenli olarak vitamin-mineral desteği almaya çalışıyorum, özellikle de kış aylarında. Protein ve karbonhidrat desteği almıyorum çünkü beslenmem bunları karşılamama yetiyor.

Her sporcunun başarısının arkasında bir sır yatar. Seninki ne?

Tam olarak bir sırrım yok ama başarılarımın arkasında yatan birçok faktör var. Şu anda burada olmamın en temel sebebi ya da işin en büyük sırrı, spora çok küçük yaşta çok temel branşları yaparak başlamış olmam. Bu işe her ne kadar genetik olarak bakılıyor olsa da aslında genetiğimizi küçük yaşlarda kendimiz belirliyoruz. Her ne sporu yapacak olursan ol temel olarak yüzme ve cimnastik branşına küçük yaşlarda başlamak ilerisi için çok büyük bir avantaj oluyor. Yani aslında benim sırrım çok eskiye dayanıyor; bilinçli bir ailede sporla büyümek.

Kardeşin ve aynı zamanda ikizin Merve Akosman, vücut geliştirme alanında seninle birlikte Türkiye’yi temsil eden isimlerden biri. Kendisi de oldukça başarılı. Bu sana nasıl hissettiriyor?

Merve söz konusu olduğunda gerçekten kendimle gurur duyduğumdan çok onunla gurur duyuyorum. Çünkü vücut geliştirme ve fitness onun için bir meslek, bir geçim kaynağı değil; bunu bir hobi olarak yapıyor ve birçok sporcudan kendim de dahil çok daha zorlu yollardan geçiyor. Üstelik bunu çok iyi başarıyor.

Biz sporun içindeyiz, bu mesleği yapıyoruz ama o iç mimar ve hem okurken hem çalışma hayatında bunu çok iyi sürdürdü ve sürdürmeye de devam ediyor. İki farklı hayatı var sanki ve ikisinde de çok başarılı. Hem kariyerinde hem sporcu kimliğinde harikalar yarattı. Bunu görmek bana hiç kimseden alamadığım motivasyonu veriyor. Fiziksel ama daha çok mental olarak başarması benim için herhangi birinin bir şeyleri başarmasından kat kat daha değerli. Bu yüzden onunla çok gurur duyuyorum. Kimse bunu kolay kolay başaramaz.

Kariyerinin bundan sonraki adımları nasıl olacak? Seni nerelerde göreceğiz?

Elimizde olmayan koşullardan dolayı yarışma sezonum bir yıldır durgun geçiyor. Bu yüzden henüz bir planlama yapamıyorum maalesef. Ama en kısa zamanda durumların düzelmesi ile birlikte beni milli takım şampiyonalarında ve yurtdışında ülkemi temsil ederken görebileceksiniz. Şu anda hazırlık aşamasında olduğum bir Türkiye şampiyonası ve sonrasında derece elde ettiğim takdirde dünya şampiyonası var. Umarım çok daha iyi yerlerde ülkemi çok daha iyi şekilde temsil edebilirim.

Son olarak kendini vücut geliştirmeye adamış genç sporculara verebileceğin tavsiyeler neler olur?

Bu bir sabır işi, bu bir kilometre işi. Hiçbir zaman kolay olmayacak ve belki hiçbir zaman adil olmayacak ama her zaman kendinin en iyisi olmaya çalışmak ve kendinle yarışmak mutlaka başarıya götürecektir. Unutmamalılar, kimseyle kıyaslamaya karşılaştırmaya girmemeliler. Çünkü en büyük rakipleri kendileridir.

BİZİ INSTAGRAM'DATAKİP EDİN!

SON YAZILAR

BENZERLER HABERLER