Kafein, özellikle ofis hayatında sık tüketilen bir madde. Zararları veya yararları ile ilgili pek çok yanlış bilgi interneti donatmış durumda. Söylentilerin hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu öğrenmekte fayda var.
İnanmayabilirsiniz ama, dünyanın en sık tüketilen içeriği kafein. Kahve, çay, çikolata, alkol, soda, dondurma, ağrı kesici ve diğer pek çok sık tükettiğimiz maddede bulunuyor. Hatta yulafta, hatta ve hatta suda dahi bulunuyor. Sporcular tarafından da sık kullanıldığını tartışmaya gerek yok.
Nasıl kullanılırsa kullanılsın; konsantrasyonu arttırıyor, modu yükseltiyor, performansı arttırıyor. Gerçekler böyleyken fazlaca olumsuz söylentinin olması biraz tezat bir durum. Hakkında fazlaca söylenti bulunan kafein maddesiyle ilgili 4 popüler söylentiyi de bu yüzden sizler için derledik.
Söylenti 1: Kafein Dehidrasyona Sebep Olur
Kafeini çok fazla kullanıyorsanız, su atıcı etkisini de biliyorsunuz demektir. Dehidrasyon ve sıvı kaybının performansa etkisini düşünürsek, sürekli sıvı alımı yapamadığınız durumlarda bu özelliğinden dolayı kafein alımı konusunu etraflıca düşünmelisiniz.
Fakat pek çok insanın kahve, çay veya antrenman öncesi kullanılan takviyeler yoluyla kafein tükettiğini düşünürsek, sıvı kaybının büyük kısmı zaten kafein ile tüketilen sıvılardan oluşmakta diyebiliriz. Araştırmalar da, 70 kilogram vücut ağırlığında ortalama boya sahip bir insanın 7 bardak kahve tüketimiyle beraber ciddi bir sıvı kaybı yaşamadıklarını gözlemlemektedir. Bu yaklaşık 600 miligram kafein demek ve bu cidden yüksek bir doz.
Gerçekten sıvı kaybınız olduğunu düşünüyorsanız bile, 100 miligram kafein için 250 mililitre su tüketmeniz gerektiği için çok da kuşkulanmamalısınız. Hatta ve hatta eğer çok fazla kafein tüketiyorsanız, sıvı kaybına karşı bir bağışıklık dahi kazanmabilirsiniz.
Söylenti 2: Kafein Kalp Sağlığına Zarar Verir
Kardiyologlar arasında dahi yaygın olan bu söylenti, abartılmadığı takdirde yanlış bir söylentidir.
Bilimsel bir çalışmada, 50 bine yakın fazlaca kahve tüketen insanın kafein tüketiminin kalp hastalıkları ile bir bağlantısı bulunamamıştır. Harvard Üniversitesi de kahve tüketimiyle kalp hastalıkları arasında bir ilişkilendirme yapamadığı çalışmasını yayınlamıştır.
Zararı doz belirler. Gerçekten suistimal ederek tükettiğiniz kafein, pek çok madde gibi sağlığınıza zarar verebilir.
Söylenti 3: Kafeinsiz Kahvede Kafein Bulunmaz
Alerji, diğer ilaçlarla etkileşim veya hamilelik gibi sebeplerle kafeinsiz kahveye yönlendirilen kişiler bu kahvelerin içerisinde kahve bulunnmadığına ikna edilmektedir. Ancak kafeinsiz kahveler, gerçekten kafeinsiz değildir. Normal kahveye göre gerçekten çok az kafein bulunduruyor olsalar da, Amerika’da bu kahvelerin %97 oranında kafeinsizleştirilmesi yeterlidir. Bu da yaklaşık 500 ml kahve içerisinde 15 miligram kafein bulunabileceğinin göstergesidir.
Söylenti 4: Kafein Bağımlılık Yapar
Kahveye vücudun bir tölerans yarattığı fikri yaygındır, pek çok insanın etkisini gösterebilmesi için zamanla daha fazla kahve tüketmesi söz konusudur.
Bu duruma gelindiğinde, doz arttırmak yerine doz azaltmak makuldur. Aniden tüketimi kesmek veya ani doz düşürmek konsantrasyon bozukluğu ve baş ağrısı yaratabilir. Bu nedenle dozu yavaşça azaltmak makuldür.
Semptomları tecrübe etseniz dahi, bu semptomlar çok kısa süreli gözlemlenen semptomlardır. Tekrardan kahve içmeye başladığınızda aynı etkiyi alacaksınız. Belki tekrardan kafein hassasiyeti oluşturduktan sonra uykusuzluk, yorgunluk ve stres gözlemleyebilirsiniz fakat bu yan etkiler de çok uzun süreli olmayacaktır.
Burada da doz devreye giriyor. Sürekli olarak kararında dozlar tüketirseniz ve ihtiyacınız olmayan durumlarda da tüketmeyi alışkanlık haline getirmezseniz, herhangi bir bağımlılık söz konusu olamaz. Hassasiyetiniz bu şekilde tükettiğinizde azalmaz ve bağımlı olmadan istediğiniz kafein etkisini alabilirsiniz.