Sadece 19 yaşındayken, 2017 Dünya Taekwondo Şampiyonası’nda altın madalya kazanarak bantamweight kategorisinin dünya şampiyonu olmayı başardı Zeliha Ağrıs…
Ülkemiz adına gurur verici bir başarı kazanan genç sporcumuz, kendisiyle gerçekleştirdiğimiz röportajdan da anladığımız kadarıyla başarılara doymayacak gibi. Beslenme düzeninden antrenman rutinine, motivasyonlarından başarılarına dair detaylara kadar pek çok şeyi konuştuğumuz röportajımızı okuyarak siz de Zeliha Ağrıs’ı daha yakından tanıma fırsatı bulabilirsiniz.
Ülkemizin taekwondoya (tekvando) olan ilgisi diğer spor branşlarına kıyasla epey az. Peki sen tekvandoya ne zaman, nasıl merak sardın?
Taekwondoya olan ilgimiz aslında ülkemizde az değil. Futbol branşından sonra lisanslı sporcunun en fazla olduğu branştır. Medyada bu spora çok yer verilmediği için insanlar tarafından az bilinmektedir. Buna kıyasla pek çok il ve ilçede taekwondo salonları çokça bulunmaktadır. Ben de bu branşa 10 yaşında Konya’nın Beyşehir ilçesinde başladım. Tekvandoya merakım ise antrenmandan çıkan abla ve abilerin üstlerindeki kıyafetler ve kuşakları görüp onlara özenmemle başladı. Bu beni spora teşvik etti.
Bronz ve gümüş madalya başarılarının ardından adım adım yükselerek altın madalyaya ulaştın. Bize seni bu noktaya getiren antrenman programından biraz bahsedebilir misin?
Profesyonel sporcu olmak uzaktan bakıldığı kadar kolay değil. Günde 5 – 6 saatinizi mental ve fiziksel olarak tamamen bu işe adapte etmeniz gerekiyor. Her sporcunun spor hayatında inişler ve çıkışlar olmaktadır. Her inişin bir çıkışı ya da her çıkışın bir inişi vardır. Aldığım gümüş ve bronz madalyalar bana her zaman motivasyon oldu ama beni hiçbir zaman tatmin etmedi. Bu başarılar altın madalyaya ulaşmam için bir basamak oldu ve beni dünya şampiyonluğuma ulaştırdı.
Pandemi döneminde her şey gibi antrenman yapmak da zorlaştı. Bu süreçte kondisyonunu korumak için neler yapıyorsun?
Tüm sporcular gibi benim için de bu süreç çok zorlu geçti. Evde kaldığım bu pandemi sürecinde formumu korumak için dar alanda kendimi canlı tutmaya çalıştım. İp atlama, kendi vücut ağırlığımla egzersizler, hit kardio ve kendi branşıma yönelik teknik antrenmanlar yaptım. Pandemi dönemi benim için 1 aylık bir süreçti. Gençlik ve spor bakanlığımız tarafından olimpik sporculara verilen sokağa çıkma izni ile birlikte spor salonu kullanımı temin edilerek kaldığımız yerden yoğun antrenman programlarına devam ettik.
Peki ya beslenme düzenin? Pandemi sürecinde neler değişti ya da değişti mi?
Taekwondo branşı bir sıklet sporudur. Bütün sporcu arkadaşlarım gibi benim de korumam gereken bir kilom var. Beslenme düzenimi, diyet listemi buna göre ayarlıyorum. Bütün besin gruplarından günlük olarak almam gereken kaloriyi alıyorum. Tabi bu arada çok yoğun antrenman yaptığımız için enerjimi yüksek tutmam gerekiyor bunun için olmazsa olmazlarım var. Günde 3 yumurta, yulaf ezmesi, muz, çiğ kuruyemişler, protein bar gibi besinlerle vücuduma takviye yapıyorum. Pandemi döneminde ise evde kaldığım için ufak tefek kaçamaklar yaptım tabi. Ama bu kaçamakların fit ve sağlıklı olmasına özen gösterdim.
Performansına ve diyetine katkı sağlamak için hangi gıda takviyelerini kullanıyorsun?
Kas kaybını önlemek, enerji seviyemi yüksek tutmak, daha güçlü ve daha hızlı olmak için genel olarak kullandığım takviyelerim bulunmaktadır. Bunlar BCAA, protein tozu, glutamin, kreatin, amino asit ve enerji jeli.
Biliyoruz ki spor yapmak, hem de milli sporcu olmak her zaman yüksek motivasyon gerektirir. Seni motive eden ya da motivasyonunu düşüren etkenlerden bahsedebilir misin?
En büyük motive kaynağım şampiyon olup uluslararası platformda bayrağımı dalgalandırıp İstiklal Marşı’mızı tüm dünyaya dinletmek… Bu yolda en büyük destekçim beni çalıştıran, emek veren ve bu seviyeye getiren milli takım teknik direktörüm Ali Şahin. Her sporcuda olduğu gibi benim de inişli ve çıkışlı dönemlerim oluyor. Böyle zamanlarda kendimi hızlı bir şekilde toparlıyor ve çalışmalarıma kaldığım yerden devam ediyorum.
Son olarak tekvandocu olmak isteyenlere neler önerirsin?
Taekwondo saygı sevgi özveri ve disiplin sporudur. Sadece başarılı bir sporcu olmak için değil özellikle kadınların kendini savunabilecekleri kadar da bu sporu öğrenmeleri ve reflekslerini geliştirmelerini tavsiye ediyorum. Ayrıca çok çalışarak bizden sonra gelecek olan neslin, bizleri de örnek alarak ülkemizi, bayrağımızı en iyi şekilde temsil edeceklerine olan inancım tam.
32. Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nda şampiyon olan Hilal Zeynep Saraç ile yaptığımız röportaja da göz atabilirsiniz.